İçimden geçenler 08.01.2021
Merhabalar, bugün 07.01.2021 günlerden cuma saat 23.42
İlk defa blog yazayım dedim. Çünkü insan yaptığı şeyleri kendini unutabiliyor ve bunları hatırlamak istiyor.
Bugün sabah hastaneye gideceğim. Gene nöbetçi olduğum günlerden biri ve canım sıkılıyor, belki vergilerin inanılmaz hale gelmesinden ya da, o son lokmayı yemeyecektim, pizzadan.
Vergi demişken neyi alabiliyoruz bu ara? Ya da birşeyler alabiliyor muyuz, ne yapıyoruz? Açıkçası şu dönemde pek fazla borç içerisindeyim ve bu borcun sebebi bir telefon ve bir bilgisayar almış olmam. Böyle bahsedince insanın aklına borç haline düşmesi için telefon ve bilgisayarın gerçekten uçuk fiyatlarda olması gerektiği geliyor lakin durum öyle değil, aksine aldığım telefon işimi görmeye yetecek bir telefon ve gene işimi görmeye yetecek 10 yıllık laptopumu değiştirmem gerektiği için aldığım normal sıradan bir bilgisayar. Ancak üllkemiz şartlarında herşeyden alırken 2 adet daha fazla aldığımız için elimizden gelen birşey olmuyor paramız ve alım gücümüz ihtişamımıza gidiyor. Evet biliyorum bunlar canı sıkkın bir insanın söyleyeceği türden şeyler, kaldı ki ben dahi şu durumda canı sıkılan biriysem diğer insanları hayal bile edemiyorum. Nasıl geçiniyorlar? Neler alabiliyorlar? Gündelik hayatlarında neler yaşıyorlar? Gerçekten sadece benim mi canım sıkkın yoksa ben mi diğer insanları da sıkkın olarak düşünüyorum? Yoksa diğer insanlar için herşey güllük gülistanlık mı? Bilmiyorum. Maaşım dahi yatmadı zaten, kendimi yazılara döküyorum.
Ders mevzusuna gelelim. 26 yaşında sayılırım, hadi diyelim 25. Hala çalışıyorum, çalışmam lazım ama sıkılıyorum. Aynı şeyleri tekrar okumaktan ve unutmaktan. Aslında zaten onun için yazıyorum, unutmamak için. Neyse ders mevzusu gene canımı sıktı.
Şu an Sakarya'nın merkezinde bir öğrenci yurdundayım. Sakarya ayaklarımın altında. Perdeyi biraz sol tarafa çektiğim zaman tamamen manzarayı izleyebiliyorum. Sokaklar bomboş, yasak var. Bir polis arabası sirenini-kornasını çalıyor. Acaba birisine ceza mı kesti? Yoksa sadece sokakta yürüyen birisini mi uyardı? Manzaramı izlemeye devam ediyorum. Evlerin ya da sokak lambalarının artık turuncu hali almış şeklindeki ıışıkları çok uzaktan gelen ışık süzmeleri gibi herbiri parlayıp sönüyorlar, sanki birer yıldız gibi; belki de bana birşey anlatmaya çalışıyorlar ya da sadece benim artık bir cevap alma istedğim gibi ya da artık birşeylerin olmasını istemem demek daha doğru olur çünkü öyle bir zamandayız ki teknoloji ile eski zamanlar arasında köprü kuran bir yüzyıldayız. Herşeyden var örnek verecek olursak; Sakarya'nın Kocaali İlçesi'ne gittiniz mi mesela? Orada olmak gerçekten elimde telefon veyahut internet olmasa tamamen cumhuriyetin kurulduğu zamanlardaki gibi hissetiriyor bana. Bütün imkanlara rağmen imkansızlıkları yaşamak...
Kocaali'de olsun olmasın artık memleketimin hangi köşesine bakarsam bakayım eğitimsizliği görüyorum. Çağımıza yakışmayacak derecede fazla olan her bokologluğu... Aslında artık bu yüzden herkese evet demeyi öğrendim, çünkü kendi fikirlerimin bir önemi yok çünkü zaten herkesin birer fikri var mesele de bu. Kimse yeni birşeyi dinlemekle zaman kaybetmek istemiyor. Bir sokağın çocuğu bile herşeyi bildiğini iddiaa eder mi Yaa!
Evet gene nelerden bahsettiğimi bilmiyorum, inan tekrar okuyup herhangi birşeyi düzeltme girişiminde dahi bulunak istemiyorum. Böyle okuyunca nasıl bir ruh halinde kafamın karışık olduğunu anlayacaksın. Düzelttiysem 1-2 yazım hatasını düzelttim belki de onları da ellemedim.
Yarın nöbet gününde görüşmek üzere..
Sahip çıkan olmadıkça Allah kimseyi memlekette sağlıkçı yapmasın.
Comments
Post a Comment