08.01.2021 İçimden Geçenler

Yazıya geçmeden önce hala Yurtta kalıyorum ve nöbetimin başlmasına 2 saatim var; bu yazım biraz köşe yazısı gibi ve akıcılıkta biraz insanı zorlar nitelikli olacak ancak yaşadığımız süreçte maalesef kendimi kendime ve okuyuculara bu şekilde belirtme ihtiyacım var:

Son zamanlarda günlük olarak yaşadığımız olaylara baktıkça, ki çok fazla televizyon takip eden birisi değilimdir, sürekli olarak Bakan Koca'nın maske fiyatlarını önce düşük bir fiyattan aldıklarını daha sonrasında ise daha yüksek bir fiyattan maskeyi satın aldıklarını itiraf etmesi ve kendini yalanlaması ayrıca devam eden süreçte Covid-19 aşılarının alınmasında herhangi bir aracı yoktur dedikten sonra kendini distribitör var şeklinde kendini benim görebildiğim kadarıyla ikinci bir defa daha kendini yalanlaması gerçekten çok sinir bozucu bir hal almaya başladı. 

Artık gelecek olan aşıların bu süreçte nasıl saklandığını ne koşulda alındığın vs bildiğimi de düşünmediğim, ve bizi yönetenlerin bu açıklamaları karşısında gerçekten siyasilere olan güvenimi de yitirdiğim bir ortamda hiçbirşey ile uğraşmak istemiyorum. İnsanı zorla depresyona sokuyorlar.

Şu konuya da değinecek olursak doğduğun yer doyduğun yerdir kavramı aslında son zamanlarda doyduğumuz yer olma kavramından epey uzaklaşmaya başladı. Çok fazla haberler ile ilgilenmesemde geçen gün haberlerde gördüğüm diyanet işleri başkanlığının 11 milyar tl ödenek alması(bazı sitelerde milyar tl kelimesinden ziyade milyon liraya çevrilerek verilmesi insanın kafasını karıştırmaya yöneliktir, kınıyorum) gerçekten beni düşündürüyor. Gelelim Sakarya'dan örnek verecek olursam Kocaali ilçesi'nin sadece bir adet belki de 30m2 bile olmayan bir kütüphanesi bulunuyor. İçeri girdiğiniz zaman bakımsızlığın kokusu direk olarak burnunuza çarpıyor. Sadece yapı olarak eskilik değil, kitaplardaki eskilik ve eksiklik de bu kokuya katkı sağlıyor. Orada görevli bir ağabeyimle ile kısa bir sohbet ediyorum. İçeride üç adet oturulacak karşılıklı olarak 2 sandalye konulan toplamda altı kişiyi ağırlayacak olan bir kütüphaneden bahsediyoruz. Ağabey ile konuşmamız sırasında bilgisayarla gelirsem nasıl şarj edebilirim mevzusu olunca maalesef masalara yetişecek prizimiz yok cevabını alıyorum. Aslında o da bende gayet farkındayız, beni gördüğüne çok şaşırdı çünkü konuşmamız esnasında onun için öğretmen dışında bir yetişkini kütüphanede görmenin sıradışı bir olay olduğunu gözlerindeki şaşkınlıktan anlayabliiyorum. Çünkü ANA SINIFI çocukları dışında kimsenin gelmediğini kendisi söylüyor inanabiliyor musunuz!! Yazık. 

Çocukların göz göre göre eğitim alamadıklarını ve kalitesizleştiğini görmek çok üzücü.

Sonuç olarak Kocaali İlçesi'nde sadece bir adet kokmuş belki kitapların içi olmasa da yapılan binanın çürümüş bir yapıda olduğu kütüphanesi mevcut iken benim sayabildiğim ve gerçekten çok özenle hazırlanan büyüklükleri ile neredeyse gökleri fethedebileceğimiz 4 cami ve bu camilerin bütün köylere giden ses sistemleri mevcut. Bu camiler yeteri kadar dolmuyor bile! Her neyse Diyanet'e ayrılan bütçe 11 milyar lirayı bulmuşken eğitim sisteminde birçok altyapı eksikliği olması, gerçekten taktire şayan bir başarı. 

Umarım bu durum bu şekilde devam etmez. Çünkü ben ve benim gibiler biliyorum ki doyduğu topraklarda yaşamak istiyor. Başkalarının sürdüğü saltanata köle olmayı değil.

İşin komedi yanı bazı haber kanallarında( başı a ile başlıyor) çok hararetli trump konuları konuşuluyor. 

Bizim eksikliğimiz başkalarına ihtiyacımız olduğunu düşünmemiz, belki de hiçbir şeyi üretmememiz. Önce kendi insanımızı kendimize yetecek şekilde yetiştirelim bre imansızlar!

Sahip çıkan olmadıkça Allah kimseyi memlekette sağlıkçı yapmasın.

Comments